Bu Hislerin Bir Adı Var: Dijital Psikolojinin Gizli Terimleri
Hepimiz telefonlarımızda veya dijital ekranlarda günlük yaşantımızın bir parçası olmaları gereğiyle epey vakit harcıyoruz. Bu sırada çoğumuz bazı garip ruh halleri yaşıyor, kimi zaman huzursuz hissediyor, kimi zaman nedenini bilmediğimiz bir yorgunlukla karşılaşıyoruz. Peki, bu hislerin aslında bir adı olduğundan haberdar mıyız? Bu yazıda bu fenomenlerden bazılarını ve psikolojik etkilerini inceleyeceğiz.
Zoom Fatigue: Zoom yorgunluğu, özellikle görüntülü konuşma uygulamaları olmak üzere çevrim içi iletişim platformlarının aşırı kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan yorgunluk, endişe ya da tükenmişlik durumudur. Bu terim, bulut tabanlı görüntülü konferans ve çevrim içi sohbet yazılımı olan Zoom'dan türetilmiştir; ancak Google Meet, Microsoft Teams ya da Skype gibi diğer görüntülü konferans platformlarının neden olduğu yorgunluğu tanımlamak için de kullanılabilir.
- Psikolojik Etkileri: Çevrim içi görüntülü iletişimlerin aşırı kullanımı, zihinsel yorgunluk ve dikkat dağınıklığına neden olarak bireylerde tükenmişlik hissini artırabilir. Doğal sosyal etkileşimdeki beden dili ve yüz ifadelerinin kısıtlanması, iletişimde zorluklar ve stres seviyelerinin yükselmesine yol açabilir. Bu durum, anksiyete ve motivasyon kaybı gibi psikolojik sorunların ortaya çıkmasını kolaylaştırır ve bireylerin genel psikolojik iyi oluşunu olumsuz etkiler.
Doomscrolling: Doomscrolling ya da doomsurfing, internette ve sosyal medyada özellikle olumsuz içerikli haberleri aşırı miktarda ve uzun süre boyunca okumak anlamına gelir. Bu kavram, özellikle COVID-19 pandemisi bağlamında, 2020 yılı civarında ortaya atılmıştır.
- Psikolojik Etkileri: Doomscrolling, sürekli ve yoğun şekilde olumsuz haberlerin takip edilmesi nedeniyle bireylerde stres, kaygı ve umutsuzluk duygularını artırabilir. Bu durum, ruh sağlığını olumsuz etkileyerek depresif belirtilerin ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir. Ayrıca, sürekli kötü haber akışına maruz kalmak, kişinin dünyaya ve geleceğe yönelik algısında karamsarlığa neden olabilir ve sosyal ilişkilerde kopukluk yaratabilir.
FOMO: Günceli kaçırma korkusu (fear of missing out - FOMO) insanın gündelik hayatta yaşanan haberleri, gelişmeleri, bilgileri bilmediği veya kaçırdığı endişesidir.
- Psikolojik Etkileri: Aşırı sosyal medya kullanımı FOMO’nun (kaçırma korkusu) artmasına yol açarak, bireyde sürekli endişe ve stres hissi yaratabilir. Bu durum depresyon ve kaygı bozuklukları riskini artırır, kişinin duygusal dengesini bozarak yaşam kalitesinde düşüşe neden olur. Sosyal medya takibi, zihinsel yorgunluk ve tatminsizlik hissini güçlendirir.
FOJI: “Fear Of Joining In” (Katılma Korkusu) ifadesinin kısaltmasıdır ve sosyal medyada bir şey paylaşma konusunda, kimsenin bağ kurmak, takip etmek ya da arkadaş olmak istemeyeceği endişesiyle yaşanan korkuyu ifade eder.
- Psikolojik Etkileri: FOJI, sosyal medyada paylaşım yapmaktan kaçınmaya, özgüvenin azalmasına ve sosyal izolasyon hissinin artmasına neden olabilir. Kişide sürekli reddedilme korkusu ve yalnızlık duygusu güçlenirken, sosyal etkileşimlerde çekingenlik ve kaygı artabilir.
Dijital Amnezi: Google etkisi, olarak da adlandırılır ve internet arama motorlarıyla kolayca ulaşılabilen bilgilerin unutulma eğilimini ifade eder. Google etkisi üzerine yapılan ilk araştırmaya göre, insanlar çevrim içi olarak ulaşabileceklerine inandıkları belirli detayları hatırlama konusunda daha isteksizdir. Ancak aynı çalışma, bireylerin çevrim dışı bilgileri öğrenme yetilerinin değişmediğini de öne sürmektedir. Bu etki, hangi bilgilerin ve hangi ayrıntı düzeyinin hatırlanmaya değer görüldüğü konusunda bir değişim olarak da yorumlanabilir.
- Psikolojik Etkileri: Dijital amnezi, bilgiye kolay erişim nedeniyle hafızaya güvenin azalmasına yol açabilir. Bu durum dikkat süresinin kısalması, yüzeysel öğrenme ve eleştirel düşünme becerilerinin zayıflaması gibi etkiler yaratır. Bilgiyi ezberlemek yerine “nasıl bulunacağını bilmek” ön planda olduğunda, kalıcı öğrenme motivasyonu da düşebilir.
Filter Fatigue: dijital ortamda sürekli olarak filtreleme yapma zorunluluğundan kaynaklanan zihinsel yorgunluk durumunu ifade eder. Sosyal medya platformlarında, e-posta kutularında veya çevrim içi içeriklerde kullanıcıların neyin önemli, gerçek, ilgi çekici ya da güvenilir olduğuna karar vermek için sürekli bir eleme süreci yaşamaları, zamanla zihinsel bir tükenmişliğe neden olabilir. Bu durum, dikkat dağınıklığı, karar verme zorluğu ve bilgiye karşı duyarsızlık gibi sonuçlar doğurabilir. Filter fatigue, bilgi çağında maruz kalınan içerik yoğunluğunun bireyler üzerindeki bilişsel yükünü ortaya koyan önemli bir dijital çağ sendromudur.
- Psikolojik Etkileri: Filter fatigue, sadece bilişsel değil, aynı zamanda duygusal ve psikolojik düzeyde de etkiler yaratır. Sürekli karar verme zorunluluğu bireyde kaygı seviyesini artırabilir ve zihinsel yorgunluk hissiyle birlikte motivasyon kaybına yol açabilir. Zamanla bu durum, tükenmişlik sendromuna benzer belirtilerle birlikte sosyal medyadan uzaklaşma isteği, içe çekilme ve dijital içeriklere karşı ilgisizlik gibi davranışsal değişimlere neden olabilir. Ayrıca birey, çevrim içi ortamda sürekli bir tehdit veya hata yapma algısıyla kendine olan güvenini de yitirebilir.
Çevrim içi çözülme etkisi (online disinhibition effect): Bireylerin yüz yüze iletişime kıyasla çevrim içi iletişimde daha az çekinme ve daha rahat davranma eğilimini ifade eder. İnsanlar, bazı internet sitelerinde tamamen anonim ve görünmez kalabildikleri için, gerçek hayatta söylemeyecekleri şeyleri çevrim içi ortamda daha kolay ifade edebilirler. Bu da onları olası sonuçlardan uzak tutarak daha özgür hissetmelerine neden olur. Anonimliğin yanı sıra, eşzamanlı olmayan iletişim, empati eksikliği, bireysel kişilik özellikleri ve kültürel faktörler de bu çözülme durumuna katkıda bulunur. Bu etkinin yansımaları hem olumlu hem de olumsuz yönde olabilir; bu nedenle çevrim içi çözülme, zararsız (benign) ya da toksik (toxic) çözülme olarak sınıflandırılabilir.
- Psikolojik Etkileri: Çevrim içi çözülme etkisi, bireylerin sosyal normlara karşı daha az çekingen davranmasına ve sınırları zorlamasına yol açabilir. Bu durum, özgürleşme hissi yaratırken aynı zamanda saldırganlık, kaba davranış ve empati eksikliği gibi olumsuz psikolojik tepkilerin artmasına neden olabilir. Anonimlik ve yüz yüze iletişimin yokluğu, kişiler arasında yanlış anlaşılmalara ve duygusal kopukluklara zemin hazırlayarak, çevrim içi ilişkilerin kalitesini olumsuz etkileyebilir.
Tüm bu dijital psikoloji terimleri, aslında hepimizin gündelik yaşamında farkında olmadan deneyimlediği duygu durumlarını anlamlandırmamıza yardımcı oluyor. İçinde bulunduğumuz dijital çağda, ekranlara yüklenen bu görünmez baskılar ruh sağlığımızı derinden etkileyebiliyor. Yorgunluk, kaygı, yalnızlık, tükenmişlik ya da kendini yetersiz hissetme gibi duygular artık sadece bireysel zayıflıklar değil, dijital dünyanın kolektif yan etkileri olarak görülmeli. Ancak bu hislerle baş başa kalmak zorunda değiliz. Bir uzmandan destek almak, bu karmaşık duygu örüntülerini çözümlemek ve dijital dünyanın üzerimizdeki etkilerini daha sağlıklı yönetmek için güçlü bir adım olabilir. Unutmayalım, bu hislerin bir adı var ve her adı olan şey gibi, üzerine konuşulabilir, anlaşılabilir ve iyileştirilebilir. Psikoterapi, dijital çağın ruhsal yükünü taşırken yalnız olmadığımızı hatırlatır.
👉 Şimdi Randevu Alın
https://www.otrapsikoloji.com/iletisim