Bir kişinin düşünceleri başkası tarafından şekillenebilir mi? Başkasının deliliğine bilinçli şekilde ortak olunabilir mi? Folie à Deux (paylaşılan psikoz); iki kişinin aynı sanrıya ev sahipliği yapması anlamına gelir. Baş aktörler genelde iki kişidir; sanrının ilk sahibi (birincil konak) ve sanrının konakladığı ikinci kişi (ikinci konak). Folie à Deux alt dallara da ayrılabilir; folie à trois (üç), folie à quatre (dört), folie en famille (ailesel).
Sanrılar genellikle paranoyak ya da büyüklük sanrısı türündedir ve içe dönük, izole ilişkilerde görülür. Diğer düşünce türlerine maruz kalmadan yaşarlar. Bununla beraber ikinci kişi daha pasif, bağımlı ve zayıf kişiliğe sahiptir. Bu yüzden bağımlı kişilik bozukluğu kriterlerini de karşılar.
Vaka Analizi
Bayan A, 23 yaşında İspanyol bir kadındı. Hayatının zor koşulları ve çocukluğunda yaşadığı yalnızlık, ruhsal durumunu derinden etkilemişti. İlk olarak, adli nedenlerle psikiyatri hastanesine yatırıldı. Bir ay kadar hastanede kaldıktan sonra taburcu edilerek ıslah evine nakledildi. Ancak yaklaşık 6 ay sonra durumunda düzelme görülmediğinden, ilk yattığı psikiyatri hastanesine geri gönderildi.
Bayan A, küçüklüğünden beri işitsel halüsinasyonlar yaşadığını belirtiyordu. Evinde “garip” sesler ve ayak sesleri duyuyordu. 14 yaşındayken sahil kıyısında vakit geçirirken ilk kez bu sesleri duymuştu. Bu ses, oldukça sıcak ve ilgili bir erkek sesi olmuş, ona, “Yalnızlığına son verecek, açık tenli, uzun boylu ve büyük kulaklı, sevecen ve ilgili bir erkekle tanışacağını” söylemişti. Ailesinde pek sıcak ve destekleyen bir ilişki olmadığını belirten Bayan A, çocukken fiziksel ya da cinsel istismara uğramadığını, fakat duygusal açıdan ihmal edildiğini ifade ediyordu. Ailesinde pek aidiyet hissedemeyince daha çok yalnız kalmayı tercih etmiş, ergenlik yıllarında arkadaşlarıyla vakit geçirmek yerine roman okumayı ve alkol almayı seçmişti. Aile içinde spiritizm inancı mevcuttu; Bayan A bu inanca pek bağlanmasa da ruhlar arasında aracı olmanın mümkün olduğuna inanıyordu.
Bay A ise 27 yaşında, çocukken (8 yaşında) paranoid şizofreni tanısı almış İspanyol bir erkekti. Düşünce içeriğinde referans fikirleri, kontrol edilme düşünceleri ve zulüm sanrıları taşıyordu. Halüsinasyonları arasında “Romanoff”, “The Baron” ve “La Belle” gibi varlıklar belirgindi. Bay A çocukken zorbalığa uğramış, arkadaşları arasında alay konusu olmuş ve zor bir çocukluk dönemi yaşamıştı. Aile içinde ise babasında fiziksel istismar eğilimi, annede ise pasiflik görülüyordu. Bay A zorbalığı babasına anlattığında, babasında bunun çözümünü “elinde silahla zorbalardan intikam al” şeklinde ortaya koyuyordu.
Bayan A ve Bay A, arkadaşlık dergisine verilen bir ilan aracılığıyla tanışıp birkaç hafta içinde evlendiler. Evlilik gecesi, Bay A ilk defa “Romanoff” tarafından ele geçirildi. Bu durum ilk önce Bayan A'yı korkuttu, ancak zamanla çocukluğunda sahil kıyasında konuştuğu “arkadaşı” hatırlamasının da etkisiyle duruma alışmaya başladı.
Evlilikleri boyunca çift, zor koşullar içinde oradan oraya taşınmak zorunda kaldılar. Halüsinasyonlar ve sanrılar daha da arttı. Bayan A da dokunsal ve görsel halüsinasyonlar yaşamaya, bu varlıkları daha yakından hissetmeye ve onları gerçek gibi algılamaya başladı. Bay A ve Bayan A, artık içinde yaşadıkları gerçeklik ile halüsinasyonları arasında pek fark göremez hale gelirler.
Bir akşam, çift bir lokantada yemek yerken Bay C ve Bay D adında birkaç kişinin gülümsemelerini ve bakışlarını kendilerine yöneltilen alay olarak algılarlar. Bu durum, çift arasında gerginlik yarattı. Bay A daha sonra “Romanoff” tarafından ele geçirildi ve “Düşmanlar bize gülüyor. Onları ya sen öldür ya da onlar seni öldürür” talimatını aldı. İkili bunun üzerine silahla Bay C ve Bay D’yi vurarak öldürdü. Sonra da Romanoff çiftin intihar etmesini istedi. Bayan A, vajinal fitil, parfüm ve alerji ilacı yutarak intihara kalkıştı; Bay A’nın intiharında ne yaptığı bilinmemektedir. Polis çiftin dairesinde onları baygın hâlde buldu, tutuklanıp ve psikiyatri hastanesine yatırıldılar.
Bayan A ve Bay A vakasında da açıkça gözlemlendiği gibi folie à deux, yalnızlık, bağımlılık, zorlayıcı çocukluk yaşantıları ve paranoyak düşünce örüntüleriyle beslenen oldukça karmaşık ve trajik bir tablo ortaya çıkarabilir. İkili arasında kurulan patolojik bağ, gerçeklik algılarının birbirine karışmasına ve sanrı ve halüsinasyon gibi belirtilerin paylaşılmasına neden olmuştur. Bu durum, bireysel patolojinin çift içinde pekişirken daha da derinleşebileceğini ortaya koymaktadır. Vakanın incelenmesi, folie à deux’in ortaya çıkışında çocukluk travmaları, bağımlı kişilik özellikleri ve zor yaşam koşullarının rolünü vurgularken, etkili bir müdahale için çift terapisinin, bireysel yaklaşımlarla birlikte düşünülmesi gerektiğine işaret etmektedir. Bayan A ve Bay A’nın hikayesi, ruhsal bozukluğun yalnızca bireyin içinde değil, ilişkisel bağlamda da ortaya çıkıp pekişebileceğini gösterirken, bu durumun daha iyi anlaşılmasının, etkili ve bütüncül tedavilerin oluşturulmasına katkıda bulunacağını ortaya koymaktadır.
👉 Şimdi Randevu Alın