Haz Arzusu ve Yıkım: Dürtüsel Partner Seçiminin Bilinçdışı Kökler

OTRA Psikoloji


“Beni mahvedeceğini biliyordum ama yine de onunla birlikte oldum.”
Bu cümle sana da tanıdık geliyor mu?

Bazı ilişkiler başından belli bir sona yürür. Karşımızdaki kişinin bize iyi gelmeyeceğini hissederiz, hatta bazen çevremiz açıkça uyarır: “Bu insan sana göre değil.” Ama yine de içimizdeki karşı konulamaz bir dürtü bizi o kişiye çeker. Peki neden? Neden bazı insanlar, bizi sevip besleyecek partnerler dururken, yıkıcı, mesafeli ya da istikrarsız insanlara yöneliriz?

Cevap, yüzeyde aradığımızdan çok daha derinde olabilir. Psikanalitik bakış açısıyla bu soruya yakından bakalım.

🌀 Haz Arzusu mu, Yıkım Dürtüsü mü?

İlişkilerde dürtüsel davranışlar genellikle haz ilkesiyle açıklanır: anlık doyum, tutku, heyecan arayışı… Ama bu açıklama yüzeyde kalır. Freud’a göre insan yalnızca haz peşinde koşmaz; aynı zamanda Thanatos, yani ölüm dürtüsüne de sahiptir. Bu dürtü, kişiyi yok etme, bozma, tekrarlama ya da acı çekme yönünde itebilir.
İşte bu yüzden bazı ilişkilerde “haz”la harmanlanmış bir yıkım arzusu bulunur. Bu partnerler bize sadece mutluluk değil, acı da vaat eder – ve biz farkında olmadan o acıya yöneliriz.

🧠 Bilinçdışının Sesi: Tanıdık Acıya Dönüş

Birçok insan için çekici gelen partnerler, geçmişteki ilişkilerin – özellikle de ilk bağlanma figürlerinin – bir yansımasıdır. Çocuklukta duygusal olarak mesafeli, öfkeli ya da dengesiz bir ebeveynle büyüyen birey, yetişkinlikte de benzer dinamikleri taşıyan partnerlere çekilebilir.
Bilinçdışı bir şekilde şunu düşünebiliriz:
“Bu defa beni sevecek.”
Ama aslında bu, eski yaranın yeniden canlandırılmasıdır. Sevilmediğimiz bir yerde tekrar sevilmeye çalışmak, eski travmayı düzeltme arzusu gibi görünürken, aynı zamanda o acıyı tekrar tekrar yaşama eğilimidir.

🔁 Tekrarlama Zorunluluğu (Repetition Compulsion)

Freud’un ortaya koyduğu bu kavram, kişinin bilinçdışı olarak travmatik deneyimleri tekrar eden durumlara yönelmesini açıklar. Bir çeşit döngü gibi: aynı kişi değil, ama aynı his.
Dürtüsel şekilde partner seçiminde kontrolü yitirmek, bir anlamda geçmişin “bitmemiş işini” bugüne taşıma çabasıdır. Ama bu çaba çoğu zaman yeni bir yıkım getirir.

💬 Peki Çözüm Ne?

Dürtüsellik üzerine farkındalık kazanmak kolay değildir çünkü bu eğilim genellikle bilinçdışı kökenlidir. Ama bazı yollar iyileşmeyi mümkün kılar:

•    Kendi ilişki döngülerini fark etmek: Hep aynı tarz insanlara mı yöneliyorsun? İlişkiler hep aynı şekilde mi bitiyor?

•    Terapi süreci: Özellikle psikanalitik ya da psikodinamik terapi, geçmişin bugünkü ilişki seçimleri üzerindeki etkisini fark etmeye yardımcı olur.

•    Dürtüyle hareket etmeyi ertelemek: Bir şey “çok çekici” geldiğinde hemen harekete geçmek yerine biraz durmak, bu hissin nereden geldiğini sorgulamak işe yarayabilir.

🎯 Son Söz

Haz ile yıkım arasındaki çizgi bazen çok incedir. Kendimize dürüstçe şunu sormalıyız:
Bu kişiyi gerçekten seviyor muyum, yoksa onun aracılığıyla tanıdık bir acıya mı tutunuyorum?
Bilinçdışımızı keşfetmek, bazen “neden” değil “ne için” sorusunu sormakla başlar. Ve o soruyu sormaya cesaret ettiğimizde, artık sadece kurban değil, kendi hayatının öznesi olmaya başlarız.


👉 Şimdi Randevu Alın
https://www.otrapsikoloji.com/iletisim

Hemen seansa başla!