“Korkunun Korkusu” olarak literatürde bilinen kavram, kişinin kaygı belirtilerini ya da korku tepkisini yeniden yaşama ihtimalinden korkması anlamına gelir. Özellikle panik bozukluklarda yaygındır. Kişi bu panik durumunu tetikleyebilecek olaylardan ve beden duyumlarından korkmaya başlar. Bu süreç kaçınma davranışlarının ve kaygı bozukluklarının temellendirilmesini güçlendirir.
Klinik bağlamda korkunun korkusu panik atakların devamını sağlayan temel mekanizmalardan biridir. Kişi atağın kendisinden değil atak geçirme korkusundan tetiklendiği için sosyal, fiziksel veya zihinsel birçok etmeni kısıtlanabilir.
Dinamik anlayışa göre sadece bilişsel bir yanlış yorumlama değil, temellendirilmiş içsel çatışmaların ve savunma mekanizmalarının yüzeye çıkmasının bir biçimidir. Dinamik yaklaşımın öncülerinden olan Anna Freud bu duruma ego psikolojisinin bir izdüşümü olarak yaklaşır.
Ego Psikolojisi, bireyin içsel dürtüler ile dış gerçeklik arasında denge kurma kabiliyeti ve savunma mekanizmalarını inceler. Anksiyete egonun bu dengeyi kurmakta zorlandığı durumlarda ortaya çıkar. Bir tehdit algısı, bedensel duyum (ör. kalp çarpıntısı) veya bilinçdışı dürtü sonucu ego alarm durumuna geçer. Ego, bu anksiyeteyle baş edebilmek için çeşitli savunmalar kullanır (ör. bastırma, inkar, yalıtma)
Korkmaktan korkmanın modern bilimde bir döngü içerisinde ele alındığı bilinmektedir. Kronik ağrı ve ağrıdan kaçınma ile olan bağı aşağıdaki tabloda görselleştirilmiştir:
Bu şema, fobofobinin (korku korkusu) nasıl kısır bir döngüye yol açtığını açıklar. Fobofobisi olan bireyler, korku hissini tehdit olarak algılar ve bu duygudan kaçınmak için aşırı tetikte olur. Ağrı ya da bedensel belirtiler gibi duyumlar algılandığında, bunlar felaketleştirilir ve yüksek korkuya neden olur. Bu yüksek korku, kaçınma davranışlarını ve hipervijilansı artırarak bireyin yaşam alanını daraltır; zamanla işlevsellik kaybı, depresyon ve fiziksel durgunluk gibi sonuçlara yol açar. Böylece korkudan korkma, kişiyi kronik bir kaygı döngüsüne sokar. Oysa düşük korku seviyelerinde kişi, korkusuyla yüzleşerek iyileşme sürecine girebilir.
Vaka Analizi
Hasta, iki çocuk babası, 32 yaşında, orta sınıf bir erkekti. Kliniğimize yönlendirilme nedeni, kalabalık ortamlardan, toplu taşımadan, tiyatro salonlarından, hatta evde yalnız kalmaktan yoğun bir kaygı duyması ve bu ortamlardan kaçınmasıydı. Belirli bir nesneye ya da duruma bağlı olmayan, serbest dolaşan (free-floating) korkular da mevcuttu. Panik atakları nadiren yaşıyor olsa da, panikleme ihtimali düşüncesi bile onun için dehşet vericiydi. Paniklemekten son derece korkuyor, bu durumun hem sağlığına hem de hayatına zarar vereceğini düşünüyordu.
Şikâyetleri yaklaşık altı yıl önce, iş yerinde yoğun stres yaşadığı bir dönemde başlamıştı. Bu sürecin ardından, birkaç kez korkutucu, öngörülemez ve kontrol edilemeyen panik ataklar geçirdi. Bu atakları ciddi güvenlik tehditleri olarak algılamıştı. Panik yaşayacağını düşündüğü veya doğrudan yardım alamayacağını düşündüğü ortamlardan kaçınma eğilimi zamanla giderek arttı.
Klinik değerlendirme sırasında hasta artık işini bırakmıştı, kendi başına dışarı çıkmıyor, hatta evde yalnız kalamıyordu. Ailesi, bu durum nedeniyle giderek sosyal hayattan izole olmuştu.
Bu vakada hastanın esas problemi panik atak yaşama korkusu değil, panik atak yaşamaktan korkma korkusuydu yani fobofobi. Panik atakların kendisinden çok, bunların olasılığı, kontrol kaybı yaşama düşüncesi ve yardım alamama ihtimali hastanın yaşam kalitesini ciddi şekilde bozmuştu. Kendi zihinsel kurguları, gerçek tehditlerden çok daha yıkıcı hale gelmişti. Bu da onu sosyal hayattan çekilmesine, işlevselliğini kaybetmesine ve ailesinin yalnızlaşmasına yol açmıştı.
Her ne kadar semptomların özelinde anlaşılabilecek bir fobi olarak gözükse de korku korkusu aslında insanın dünya ile olan bir çeşit anlamlandırma kapasitesiyle ilişkilendirilebilir. Bu bağlamda kısa vadeli rahatlama sağlayan ilaçlar cazip görünse de bağımlılık riskini arttırarak sorunun köküne inmeyi engellerler. Bu nedenle kalıcı ve gerçek iyileşme için psikoterapiyi önermek sağlıklı bir yaklaşım olabilir.
👉 Şimdi Randevu Alın